Olmaz Böyle Şey

Günlük tutar gibi yaşadıklarımı yazma alışkanlığım yoktur aslında. Ben hep yazmak istediğim zaman aklıma gelen konular hakkında saçmalamayı seçmişimdir. Çoğu zaman kendi yazdıklarımı okumak bile zor gelir. Gerek zaten aklımdaki düşüncenin yazılı halde olması, gerekse kelimeleri birbirleri ile bütünleyip süslü cümleler kuramamış olmak yazılarımı, hatta blogumu bile gereksiz yapıyor. Bu aralar yaşamın yoğunlaşması ve aklıma takılan konuların çokluğu blogu günlüğe çevirecekmiş gibi görünüyor.

         Büyük şehirde yaşamanın zor ve güzel yanı ise her gün farklı yapıda ve düşünce de bir sürü insanla karşılaşıyor olmak. Küçük yerleşim yerlerinde insanlarla iletişim kurmak çok daha kolay. Topluluğu etkileyen olaylar yani toplum yapısını şekillendiren yerel olayları kavrama fırsatınız olduğu için insanlarında ne demek istediğini, sizi nasıl anladığını anlamakta zorlanmıyorsunuz. Kendimi fazla zorlamadan asıl meseleye, 29 Ekim gayri resmi törenlerine gelmek istiyorum. Koca koca adamların, makamlarına girebilmek için on kapıdan geçmeniz gereken adamların basiretsizliği asıl mesele. Kraldan çok kralcı olma, yalakalıkta son nokta. 1 Mayısta illegal örgütlerin yasal görünümlü illegal yapılarına Taksim i açan zihniyet Cumhuriyet törenleri yürüyüşüne izin vermedi. İnsanlar ellerinde Türk bayraklarıyla yürüyemedi ve ortalık kısa bir süreliğine de olsa karıştı.
        Olay da iki soru var; 1- Bürokrasi bu yürüşe gerçekte neden izin vermedi ve bu kararda siyasi baskı var mı? 
      2- Muhalefet izinsiz bir yürüyüşte neden ısrarcı davrandı? Cevap aranması gereken sorular bunlar olması gerekirken akşam haberlerinde yine tartışma konusu polisin biber gazı olması artık alıştırılmış bir olgu... Daha da basitleştirirsek; adamın biri diğerini bıçaklıyor ve akşam tüm haberlerde bu bıçak niye bu kadar keskin tartışması yapılıyor... Pes doğrusu...
       Cumhuriyetimizin 89. Yılı Kutlu Olsun... Kutlamalar için Tebrikler İstanbul Büyükşehir Belediyesi...
NOT: Aslında bu yazıyı yazmama neden olan o kokoş kadınla konuştuklarıma değinmek istemiştim ama Siyasete bulaşmak istemediğimden vazgeçtim ve kısa kestim...
Abdullah ÖZER
Abdullah ÖZER

Okumayı ve izlemeyi sever, yazmanın ise insana inanılmaz bir derinlik kattığına inanır. Çay vazgeçilmezidir. 90 ların müzikleriyle mest olur hatta kendinden geçer.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder