Son Antlaşma // Can ERYÜMLÜ

Uzun bir aradan sonra okuduğum, Bilim-kurgu- fantastik alanında oldukça sürükleyici bir roman. 1963 yılında başlıyor. ABD başkanı John F. Kennedy nin dünyanın dört bir tarafından toplattığı bilim adamlarına bir laboratuvarda çalışmaları isteğini belirtmesiyle başlar. Burada birbirleri ile iyi anlaşan bilim adamları kendi aralarında gruplar oluşturarak çalışmaya başlayacaklar ve her grup laboratuvar sorumlusuna gelişmeler hakkında bilgi verecektir. 

Bizim romanda takip ettiğimiz ekip, başlangıçtaki 5 kişiden oluşuyor ve grupta bir japon bilgisayar mühendisi ile makine mühendisi Ali nin tasarladıkları bilgisayar ile zamanda yolculuk yapmayı başarıyorlar. Bu aşamadan sonra grubumuz laboratuvar ortamından ayrılarak zaman makinesi bilgisayarlarını da alarak Milattan önceki bir tarihe giderler. Burada yaşayan halklar üzerinde bir takım deneyler yaparlar hatta hasta olanları zamanda geleceğe götürerek tedavisini yaptırırlar. 

Gruptaki herkes geçmişte 50 yıllık bölümlere ayrılarak kendi kusursuz halkını oluşturmaya ve bu oluşumun gelecekteki etkilerini gözlemlemeye başlar. 50 şer yıllık dönemlere ayrılan kahramanlarımız kendilerine göre ilkel kabileler olan geçmiş insanlarımızın başlarına geçerler. Zamanla kendilerinin Süleyman peygamberin, isa peygamberin yaptıklarını yapmaya çalıştıklarını, kendi ilkel toplulukları için seçtikleri yerlerde zaten tarihte babil vb. gibi eski uygarlıkların geliştiğini anlarlar. Aslında zaman bir şekilde akması gerektiği gibi akmaktadır. Zamanda yolculuk yapan insanların arasında da kötülerin çıkması üzerine bilim kurgu filmler tarzında bir savaş yaşanır ve iyiler kazanır.

Geleceğe yönelik bazı tahminlerin yanı sıra beni asıl etkileyen Peygamberler ve bilim insanları hakkında bilinç altına süpürülen konulardı. Bir an peygamberlerin de, gelecekten geçmişe zamanda yolculuk yapan insanlar olabileceğini düşündürdü. Bu günden geçmişe gittiğinizi düşünsenize; size göre ilkel olan insanlara gelecek hakkında kehanette bulunmak hiç de zor olmasa gerek ! Burada aklıma muziplikte gelmedi değil; elimde bir zaman makinesi olsa Arşimetten 1 yıl öncesine gider ve hamamdan elimde tasla evraka evraka diye bağırarak ben çıkardım. Sizde bugün Abdullah prensiplerini okuyor olurdunuz :))

İşin geyik kısmı bir yana zamanda yolculuk olabileceğini düşünüyorum. Zaten canlı yayınlar sayesinde mekanda seyahat edebiliyoruz. Peki aynı mantıkla Tv benzeri bir cihaz aracılığıyla elimizdeki kumandayla zamanda da zapping yapabilsek? Biz geçmişe yada geleceğe gitmesek de onlar bize görüntü olarak gelse !!! Tabi bu arada paralel evren kavramı ortaya çıkıyor; yani şu anda bizimle birlikte hem geçmişin hemde geleceğin yaşanıyor olması gerekir. Karışık bir konu... 

Kitabın sonunda yazar Can ERYÜMLÜ ile yapılan röportaja da bir göz attım. Roman aslında Tevratta gecen hikayelerden uyarlanarak oluşmuş... Baş rolü zaman olan okunabilecek bir kitap...
Abdullah ÖZER
Abdullah ÖZER

Okumayı ve izlemeyi sever, yazmanın ise insana inanılmaz bir derinlik kattığına inanır. Çay vazgeçilmezidir. 90 ların müzikleriyle mest olur hatta kendinden geçer.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder