Gizli Örgütler

Ne kadar çok şey bilir ya da
biliyormuş izlenimi yaratırsanız,
O kadar güçlenirsiniz.
Bildiklerinizin doğru olup olmadığının
bir önemi yoktur.
Asla unutulmamalıdır ki
önemli olan bir sırra sahip olmaktır.

UMBERTO ECHO

Yazar Haşhaşiler, Tapınak Şövalyeleri, Siyon Manastırı, Druitler ve Gnostikler, Kabala, Rozenkreuzcular, Triadlar, Yakuza, Wicca, Kuru Kafa ve Kemikler örgütlerinin kuruluşu, örgütlere kabul edilme yöntemleri, kurucuları ve faaliyetleri hakkında bilgi vermiş.

Gizli örgütlerden tek tek bahsetmeden önce kayda değer bazı tespitlerde bulunmuş. Resmi oluşumların örneğin bir devletin yapısı hiyerarşi şeklindedir. Cumhurbaşkanı-başbakan-bakanlar- genel müdürler- daire başkanları-müdürler-amirler-memurlar şeklinde kaba taslak anlatabileceğimiz bir yapısı vardır. Oysa gizli örgütlenmelerde özellikle de dini temelli örgütlenmelerde bu yapının dairesel olduğu görülmektedir. En dışta genellikle herkesin kabul edildiği birbirinden habersiz sayısı bilinmeyen daireler ve bu dairelerin bağlı olduğu bir üst seviye vardır. Bir üst seviyede de yine benzer bir yapıyla kendinden üsteki diğer bir daireye geçiş vardır. Böylece lidere giden yolun kaç katmandan olduğu, her katmanda kaç daire ve bu yapılanma içinde kimlerin olduğu çoğu zaman tam olarak örgüttekiler tarafından bile bilinemez. Yine en tepedeki insanın doğa üstü ya da normal insanlarda olmayan üstün meziyetleri olduğuna inanılır ve koşulsuz bağlanma vardır.

Olayın diğer bir yönü ise aslında zararsız olan gizli örgütlerin ortaya çıkış şekilleridir. Zamanın egemen güçleri tarafından inançları ya da yaşam biçimleri kabul edilmeyerek yok edilmeye çalışan insanlar normal yaşantılarını gizli yapmaya başlıyorlar. Böylece oluşan gruplar yolda karşılaştıklarında diğer insanlar tarafından deşifre olamamak için gizli selamlaşma işaretleri kullanmaya başlıyorlar. Fakat bu gizlilik sıradan insanlar tarafından kuşkuyla karşılanıyor. 'Eğer kötü emelleri yoksa neden gizliler' düşüncesinin yanında gizliliğin oluşturduğu merak bu oluşumları daha da esrarengiz bir şekle büründürüyor. Yine Hristiyanlığın ilk çıktığı dönemlerde insanların yeni doğan kız çocuklarını sofradan bir boğaz eksiltmek amacıyla sokağa atarak ölüme terk etmesi yaygın bir gelenekmiş. O dönemde gizli faaliyette bulunan Hristiyanların bu çocukları toplaması taraftar kazanma (yetiştirme) olarak algılanmamış, bu çocukların gizli kabul törenlerinde kesilerek gruba yeni katılanlara yedirildiği inancı yaygınlaşmış. Çünkü herkesin sofradan boğaz eksiltmek için sokağa attığı bir çocuğu kim neden sofrasına alsındı. Hem böylesi daha gizemli oluyordu.   

Dikkate değer bir çok konu üzerinde durmuş. Örneğin haşhaşileri değerlendirirken müritlerini gizli bahçeye kurduğu gizli cennetle kandırdığını ve müritlerin ölünce bu cennete gideceğim duygusuyla korkusuzca her istenileni yaptığı, hatta liderleri Hasan Sabbahın bir işareti ile kendini uçurumdan attıkları, sayısız bir çok suikaste imza attıkları, bugün ki suikast fikrinin temellerini attıkları, suikastı gerçekleştiren fedailerin yakalandığında işkence göreceklerini bildikleri halde cennete gitme duygusuyla kaçmadıkları ve kesinlikle konuşmadıkları üzerinde durulmuş. Bu yapılanmanın bugün ki El Kaideye ilham kaynağı olduğu sonucuna varılmış.

Bunun yanında bir çok gizli örgütün kurucusunun sahtekar ve çıkarcı olmasına rağmen gizemleriyle bir çok takipçi kazandıkları, sahtekarlıklarının ortaya çıkmasından sonra bile takipçilerinin hangi gerekçelerle takibe devam ettikleri kendince kanıtlar sunularak uzun uzun anlatılmış.

İlgi çeken bir grup daha var Gnostikler. Zamanın egemen gücü olan hristiyanların baskısıyla faaliyetlerini gizli olarak yürütmüşler. Ruhun temiz olduğu diğer tüm maddesel varlıkların kirli olduğu, bu nedenle insan bedeninin de kirli olduğu temeline dayalı bir inançları var. Zamanla bedenin ve bedensel zevklerin kirli olduğuna, kirli olan bedensel zevklerinde temiz olan ruha zarar verdiğine inanan Gnostikler evlenmişler ama cinsel ilişkiye girmemişler, sadece yaşamaya yetecek kadar yeyip içmişler, tüm zevklerden uzak durmuşlar. Bir süre sonra aynı inanç temelinde başka bir Gnostik düşünce tepki olarak doğmuş. Bunlara göre de Ruh madem temiz ve bu dünya ya ait değil öyleyse istediği gibi yaşamalıdır. Altın pisliğe düşse de değeri kaybolmaz düşüncesiyle tam bir eğlence hayatı sürmüşler. Aynı inanca sahip iki zıt grup ?  

Günümüzde ise gizli örgüt faaliyetleri olarak lanse edilen gayri meşru bir çok olayın aslında meşru hükümetlerin kamuoyuna açıklayamadıkları ve kurdukları gizli yapılanmalar sayesinde gerçekleştirdikleri faaliyetler olduğunu iddia etmiş.

Okumaktan zarar gelmez, konuya ilgi duyanlar okusun bence...
Abdullah ÖZER
Abdullah ÖZER

Okumayı ve izlemeyi sever, yazmanın ise insana inanılmaz bir derinlik kattığına inanır. Çay vazgeçilmezidir. 90 ların müzikleriyle mest olur hatta kendinden geçer.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder