İhtiyar Delikanlı // Oldboy

İhtiyar Delikanlı
Son dönemlerde izlediğim en iyi gerilim filmiydi diyebilirim. Orijinali 2003 yılında Kore'de (Oldeuboi) çekilmiş. Bu ise aslının Amerikan çakması. 

Film özetle şöyle: Oh Dea-Su isimli eğlence düşkünü, eşine ve 3 yaşındaki kızına önem vermeyen bir adamdır. Sarhoş olduğu bir gece kaçırılır ve ayıldığında kendini bir odaya hapsedilmiş şekilde bulur. Nerede ve kim tarafından hapsedildiğini anlamaya çalışırken aynı zamanda odada bulunan ekrandan eşinin tecavüz edilerek öldürüldüğünü, suçun kendi üzerine atıldığını, kızının büyüdüğünü ve müzisyen olduğu haberlerini görür. 20 yıl sonra odadan kaçmaya çalıştığı gün uyutulur ve ertesi gün kaçırıldığı yere yakın bir yere bırakılır. Serbest kalan adam gönüllü bir doktor kızın yardımıyla kendisini kimin, neden kaçırdığını öğrenmeye çalışır. Kendisini kaçıran kötü adamımızla karşılaştığında aslında geçmişte yaptığı hataları görür. Serbest kaldıktan sonra yaptığı hatadan dolayıda kendini affedemez.

Gerilim, aksiyon ve gizem sevenler, izlemelisiniz...


Son dönemlerde izlediğim en iyi gerilim filmiydi diyebilirim. Orijinali 2003 yılında Kore'de (Oldeuboi) çekilmiş. Bu ise aslının Amer...

Blogu Takip Et Eklentisi - Tumblr Tarzı

Blogu Takip Et

Blog yazarları için takipçi sistemi, blogunumuzun  kolay ulaşılabilirliği ve takipçi kitle sayısının artırılması bakımından oldukça önemlidir. Başka bir ifadeyle her yeni takipçi yeni bir dergi abonesi gibi düşünülürse, zamanla artacak olan tiraj konuyu daha iyi örneklemiş olacaktır. 

Blogspot kullanıcıları için aslında Bu Siteye Katılın Widget'i mevcut. Yine de hem benim gibi bu widget'i görsel olarak beğenmeyenler hemde son zamanlarda blogspotlara eklenen ülke uzantısı (com.tr)nedeniyle eklentide sorun yaşayanlar için güzel bir alternatif olacaktır.

Yukarıdaki resimde sağ üst köşede sabit olarak ön izlemesi görünen takip et butonu için;

Blogumuzun yönetim paneline girerek Yönetim > Gadget Ekle > HTML/Javascript' i seçerek Gadget'imizin içerisine aşağıdaki kodları yapıştırıyoruz.


<div style="position: fixed; top: 5px; right: 5px;">
<a class="linkopacity" href="http://www.blogger.com/follow-blog.g?blogID=1585764243977958295" target="_blank" rel="nofollow" title="Blogu Takip Et" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img src="http://3.bp.blogspot.com/-PSR3Ckc_dAY/UwyEAfz1n8I/AAAAAAAABKU/SuWrYoKGUG0/s1600/dikkatcekiyorum.blogspot-com-blogu-takip+et.png" border="0" /></a>
</div>


Eklediğimiz gadget'in  blogumuzun hangi kısmına yerleştirdiğimizin bir önemi yok. Kodların içerisinde değiştirmeniz gereken tek yer blogunuzun -kırmızı olarak gösterdiğim- ID değeridir.

Blogumun ID değerini nasıl öğrenirim?

Blogunuzun yönetim paneline girdikten sonra adres satırında gördüğünüz sayısal değerdir.



Blogun ID Değeri nasıl ögrenilir
Resme tıkla büyüsün


Blog yazarları için takipçi sistemi, blogunumuzun  kolay ulaşılabilirliği ve takipçi kitle sayısının artırılması bakımından oldukça öne...

Aşkın Gözyaşları // Sinan Yağmur

Tebrizli Şems
Aşkın Gözyaşları, Şems Tebrizi'yi özellikle de Mevlana ile olan ilişkisini kendi ağzından anlatan güzel bir biyografik roman. 

Tebrizli Şems'in özellikle ölümü tartışmalı konulardan bir olmakla birlikte, 1185 yılında Tebriz'de dünyaya geldiği ve azeri Türk'ü olduğu, Melik Dad oğlu Ali adında birinin oğlu olduğu ve asıl adının Mevlana Muhammed olduğu bilinmektedir. 

Mevlana Muhammed çocukluğunda Kuran-ı Kerimde okuduğu Şems (Güneş) suresine aşık olduğu için kendisine Şems olarak hitap edilmesini istemiştir.

Kitap'ta Şems Tebrizinin çocukluğunu, sivri dilli oluşunu, gösterdiği kerametleri, Mevlana'yı arayışını, Mevlana'yı bulduğunda sorduğu soruyu ve aldığı cevabı, Mevlana ile karşılıklı şeyh- mürit oluşlarını, bir gece ansızın kaybolarak Şam'a gidişini, burada Haşhaşi şeyhini rezil edişini, Mevlana Celaleddin'in oğlu Sultan Veled'in çağrısı üzerine tekrar Konya' ya dönüşünü, Kimya Hatunla evlenişini, Kimya Hatun'un ölümünü ve Şems Tebrizinin Haşhaşi dervişleri tarafından öldürülüşünü akıcı bir üslupla okuyorsunuz. 

Kitabın dili akıcı olsa da Şems'in özelikle de kerametlerini anlatırken ki dili bugünden bakıldığında, 'dervişi bir bakışımla yere serdim' tarzında enaniyet kokan dil oldukça rahatsız edici. Bunun yanında bu sivri dilli oluşuna, olaylara ve kişilere karşı hep olduğu gibi duruşuna da açıklama getirilmiş.

Diğer bir tartışma konusu da Kimya Hatunla evliliği ve Kimya'nın ölümü. Kitaba ve genel kabule göre Şems'in bir anda ortadan kaybolmasına dayanamayan Mevlana, Şems Konya'ya döndüğünde onu tekrar kaybetmek istemez. Diğer yandan Mevlana ile Şems'in yakın ilişkisi Konya eşrafında dedikodulara yol açmaktadır. Mevlana hem dostunu Konya'ya bağlamak hem de dedikoduların önünü almak için üvey kızı Kimya ile evlenmesini istemektedir.Mevlana'nın küçük oğlu Alaeddin de Kimya'yı sevmektedir ve Konya eşrafı bu evliliğin yürümeyeceğini düşünmektedir. Hem Şems hemde Kimya Mevlana'nın bu evlilikle mutlu olacağını bildikleri için kabul ederler. Böylece 18 yaşındaki Kimya ile 68 yaşındaki Şems evlenir. Şehvani duygularını bitiren Şems ile ilk gece korkusu yaşayan Kimya arasında bir ilişki yaşanmaz. Kimya, Şems'in muhabbetine aşık olmuş ve beklenenin aksine mutlu bir evlilik sürmüşlerdir. Ancak 6 ay kadar sonra Kimya aniden amansız bir hastalığa yakalanır ve hayatını kaybeder. Bir süre sonra da Şemsin izini bulan Haşhaşi dervişleri Şems'i öldürerek bir kuyuya atarlar. Mevlana ise Şems'i Mevlevi dergahına defnettirir.

Kitapta yalanlanan ama yaşananların muhalif yönünü okumanızda fayda var. Kerra hatun ve Kızı Kimya oldukça zengin bir aileye mensuptur. Kerra hatun eşi öldükten sonra yine eşi ölen Mevlana ile evlenmiştir. O güne kadar oldukça rahat yaşayan Kimya, mevlevi dergahının ağır kuralları altında bunalmıştır. Tek eğlencesi ve arkadaşı Mevlananın küçük oğlu Aleaddin dir. Ayrıca Kimya Aleaddin'e kızdığı için Şems ile evliliği kabul eder. Bu evlilikten sonra bir gün Şems Tebrizi Kimya ile Aleaddin'in bahçede oynaştığını görür. Şems kıskançlık krizine girer ve Kimyayı döverek/boynunu kırarak öldürür. Aleaddin de Şems'i sevmeyen konyalı mollalar la birlik olup, kiralık katillerle birlikte Şems'i öldürür. 

Şems'in ölümüyle ilgili bir başka tez ise, onu aslında Selçuklu vezirinin Moğollara yaranmak için öldürttüğü, o dönemde yoğun hissedilen Moğol baskısı nedeniyle Mevlana'nın bile bunu dillendiremediğidir.

Başka bir teze göre ise Şems'in ikinci kez, bir gece yarısı Konya'dan ayrılarak kayıplara karışır. Niğde'deki Kesikbaş Türbesi, Tebriz'de bulunan Geçil mezarlığında yine aynı bölgedeki Hoy'da Şems Tebrizi Türbeleri ve makamları vardır. Hatta Hoy'daki Unesco Dünya Kültür Mirasına aday gösterilmiştir.

Peki gerçekte ne olmuştu? Doğrusunu ancak Allah bilir. Bilinen bir gerçek var ki, halkın sevdiği sıradan bir vaiz olan Mevlana, Şems ile tanıştıktan sonra pişmiş ve yanmıştır.

Özellikle de Şems ansızın kaybolduğunda Mevlana'nın yazdığı mektupları okurmusunuz...

Şems e mektuplar

Mevlana'nın Mektupları

Mevlana'nın Mektupları

Mevlana'nın Mektupları

Mevlana'nın Mektupları

Mevlana'nın Mektupları

Mevlana'nın Mektupları

 Herkese tavsiye ederim, okunacak kitap...

Aşkın Gözyaşları, Şems Tebrizi'yi özellikle de Mevlana ile olan ilişkisini kendi ağzından anlatan güzel bir biyografik roman.  Te...

Hükümet Kadın 2

Hükümet Kadın 2
Hükümet Kadın 1 de Midyat' ta yaşayan ve okuma yazma bilmeyen Xate'nin (Demet Akbağ)belediye başkanı oluşunu, sorunlara bulduğu kadınca çözümleri komik ve dramatik bir şekilde izlemiştim. Hükümet Kadın 2 ise Xate'nin belediye başkanı olmadan 7 sene öncesine gidiyor. Tam da bu nedenle sanki filmin adının Hükümet Kadın 2 değilde Hükümet Kadın -1 olması daha doğru olurdu.

Midyat'ta erken seçim hazırlıkları başlamıştır. Seçim eski başkan Xate'nin eşi Aziz Veysel ile Valinin oğlu Faruk arasında geçecektir. Seçim propagandalarının başlayacağı sırada eski başkan Aziz Veysel okuduğu kitaplar dolayı bölücülükle suçlanarak tutuklanır. Aziz Veysel'in hatırasını ezdirmek istemeyen Xate, Aziz Veysel'in yerine propaganda çalışmalarını yapar. Yine bu dönemde vadettiği ilkokulu'da Midyat'a yaptırır. Faruk ise halka erzak dağıtmanın yanında halkın gözüne girmek için sevmediği bir kızla dahi evlenir. Sonuç olarak seçimi çirkin ve şaşı olan Faruk'un eşinin yanlışlıkla oyunu Aziz Veysel'e vermesiyle Aziz Veysel 1 oy farkla seçimi kazanır.

Sermiyan Midyat'ın kendi babaannesi, Güneydoğu'nun ilk kadın belediye başkanı Zekiye Midyat'ın hikayesini anlattığı her iki filmde aynı duyguları veriyor insana. 

Ailece izlenebilecek güzel bir film...


Hükümet Kadın 1 de Midyat' ta yaşayan ve okuma yazma bilmeyen Xate'nin (Demet Akbağ)belediye başkanı oluşunu, sorunlara bulduğu k...

SırÇalan - Jıll Hathaway

SırÇalan -  Jıll Hathaway
Silvia Bell namı diğer Vee, norkolepsi (bir çeşit uyku hastalığı) hastası bir lise öğrencisidir. Annesini küçük yaşta kaybetmiş, kız kardeşi ve doktor olan babası ile birlikte yaşamaktadır. Vee' nin bayılma nöbetleri geçirmemesi için düzenli olarak kafein ilaçları alması gerekmektedir. İlaç almadığı bir gün bayılma nöbeti sırasında aslında eşyasına dokunduğu kişinin bedenine geçiş yaptığını fark eder. Önce kendiliğinden gelişen bu geçişi zamanla kontrol etmeyi de öğrenir. 

Silvia bir bileklik sayesinde geçiş yaparak okulda intihar ettiği düşünülen Sophia' nın aslında öldürüldüğünü öğrenir. Bu cinayeti  intihar süsü verilmiş başka bir öğrenci cinayeti daha izler. Gizli gücünü kimseye açıklayamayan Vee cinayetleri çözmeye karar verir. Çeşitli bedenlere girerek olayları anlamaya çalışırken kendi aile geçmişiyle de yüzleşmek zorunda kalır.

Vee okula yeni gelen Zane isimli bir çocuğa, Zane'nin en yakın arkadaşı Rollins ise Vee' ye aşıktır. Vee cinayeti çözme sürecinde babasının telefon konuşmalarından şüphelenerek babasının bedenine girer. Babasının yıllaaar önce Zane' nin annesiyle yasak aşk yaşadığını, yasak aşktan doğan çocuklarının sadece 2 gün yaşayabildiğini, doktor olan babanın kendi çocuğunu ameliyat masasında kurtaramadığını, Zane ile annesinin bu yaşananlardan dolayı herkesten intikam almak istediklerini öğrenir. 

Yazarımızın ilk kitabı paranormal kurgu dalında, aslında hafta sonu gençlik filmi tadında.  Bölümlerinin oldukça kısa olması okunmasını kolaylaştırmış. Bunun yanında özellikle kitabın ortasına kadar oldukça sıkıcı, son ise bir anda geliveriyor. Dili ise hiç te akıcı değil...

Okunabilecek daha güzel romanlar bulunabilir.

Puanım 5/10

Yazarın blog adresi :http://jillscribbles.blogspot.com

Silvia Bell namı diğer Vee, norkolepsi (bir çeşit uyku hastalığı) hastası bir lise öğrencisidir. Annesini küçük yaşta kaybetmiş, kız kard...

Din Nedir ? // Tolstoy

Din nedir
Uzun zamandır kitaplığımda bulunan kitabın ilk sayfasına 11/08/2008 de Ardeşen/Rize'den aldığımı yazmışım. Bu güne kadar neden okumadığımı bilmiyorum ama çok şey kaybetmişim. 

Tolstoy daha kitabın başında tüm insan toplumlarında dinin zamanla özünden uzaklaşarak sapma süreci yaşadığına, bu sapma sürecisinin sonunda da katılaşarak insanların sosyal hayatına etki edemez bir hal aldığına ancak varlıklarını bu şekilde korudukları sonucuna varmıştır. Kendi zamanını kastederek okumuş insanların artık dini kuralların güncelliğini yitirdiğini, bunun yerine insanların koyduğu sosyal kuralların geçerli olması gerektiğine inandıklarından bahsederek bu görüşlere karşı dini savunurken kiliseyi yerden yere vurmuş.

İnsanları önce ruhuyla inanıp iman eden, bu imanını zihnine kabul ettirerek hareket eden ve önce düşünceleriyle olayları kabul eden ve daha sonra ruhuna kabul ettirenler olarak iki gruba ayırmış. İlk gruptaki insanların düşünceleri oldukça basitken ikinci grubun oldukça karmaşık bir düşünce yapısı olduğuna dikkat çekiyor. Göstermek için de iman eden insanlar için tek bir ilahi kitap yeterken ikinci grup için ceza kanunu, medeni kanun gibi bir çok kanunla sosyal hayatı düzenlemek zorunda oldukları örneklemesinde bulunmuş. Dinsiz dedikleri insanların normal yaşamlarının bile karmaşık olduğunu özetle resimdeki gibi anlatmış.

din nedir
Din Nedir sayfa 38
Dinin dönemini tamamladığı, bunun yerine insanların kendi kurallarıyla yaşaması gerektiğini savunanlara karşı verdiği cevaplar ve sorduğu sorularda oldukça düşündürücü. Hayatı Anayasa, ceza kanunu, mecelle gibi kanunlarla düzenleyerek önemli bir iş yaptıklarını sananlara karşı 'Bazıları eşit olduğu halde neden başkasını yarğılayabiliyor' sorusunu soruyor. İnsanlar tarafından kurulan dünya düzeninin insanların eşitliğinden çok zengin sınıfın haklarını ve çıkarlarını korumak için kurulduğunu bakın nasıl anlatmış;

Din Nedir
Din Nedir  -  44

Dinin yerini sosyal kuralların alamayacağını anlattıktan sonra kiliseye ve dini kullanan yöneticilere ağır eleştiriler yöneltmiş. Aslında İnsanların okudukça dinin özünden uzaklaştığının farkına vardıklarını ancak katı dini kuralların toplumu disipline ettiği ve yönetilmesi kolay bir toplum oluşturduğu için yozlaşmaya karşı sessiz kaldıkları suçlamasında bulunmuş. Suçlamanın ağırlığına bakarmısınız... 

Din nedir
Din Nedir Sayfa 48

Peki zorbalar iktidarlarını nasıl perçinliyorlar ve nasıl koruyorlar?
Din Nedir 127
Din Nedir - 127

Hangi konuda olursa olsun tartıştığınız insanlar gerçekten inanması güç fikirleri mi savunuyorlar. Sizce de bu söz günümüzü yeterince aydınlatmıyor mu?

Din Nedir
Din Nedir - 125
Mısır piramitleriyle övünen insanlığın, piramitlerin yapımında eziyet edilerek öldürülen kölelere üzülmeyişi, I. Elizabet e övgü dizilirken bakanlarının yaptığı zulümlerinin görülmeyişi gibi daha bir çok konu. Bu konulara kafa yoruyorsanız ve biraz olsun felsefeyi seviyorsanız mutlaka okuyun. Çok şey kazanırsınız...

Uzun zamandır kitaplığımda bulunan kitabın ilk sayfasına 11/08/2008 de Ardeşen/Rize'den aldığımı yazmışım. Bu güne kadar neden okumad...

blogspot.com.tr yönlendirmesi

Kısa bir süre önce google blogspot hizmetinde yeni bir uygulamaya geçti. Bu uygulamadan sonra bloglar ülkeye özgü alan adlarına (ccTLD) yönlendirilmeye başlandı. Yani siz www.dikkatcekiyorum.blogspot.com adresine Türkiyeden bağlanmak isterseniz otomatik olarak www.dikkatcekiyorum.blogspot.com.tr adresine, fransadan bağlanmak isterseniz www.dikkatcekiyorum.blogspot.fr adresine yönlendirileceksiniz. 

Bu uygulama blogspot kullanıcılarının çok ta hoşuna gitmedi. Her şeyden önce zaten uzun olan blogspot uzantısı iyice uzadı. Blogu takip et widget i başta olmak üzere bazı eklentilerde sorun çıktı. Daha da önemlisi seo için çabalayan bloggerlerin bundan önceki emekleri boşa gitti. Google nin siteleri kalitelerine göre değerlendirdiği Pr değeri ve sitenin dünya sıralamasını gösteren alexsa sıralaması da sıfırlandı. Bu değerler bireysel reklam alan bloggerler için çok önemlidir ve değerlerin artırılması da oldukça zordur.

Peki Google neden böyle bir uygulamaya geçti?

Sorunun temeli ülkelerin yasaları arasındaki farklılıklardan kaynaklanıyor. Yani sizin blogunuzda paylaştığınız konu Türkiye için sansür sebebi olurken Amerika için sorun olmayabiliyor. Böyle bir durumla karşılaşıldığında google blogun sadece tr uzantısına engel koyarak sorunu çözmek istiyor. 

Yönlendirme İptal Edilebilir mi?

Evet. Blog şablonunuzun HTML düzenle sayfasına gelerek <head> bölümü altına aşağıdaki kodları yapıştırarak sorunu çözebilirsiniz.

<script type='text/javascript'> var blog = document.location.hostname; var slug = document.location.pathname; var ctld = blog.substr(blog.lastIndexOf(".")); if (ctld != ".com") { var ncr = "http://" + blog.substr(0, blog.indexOf(".")); ncr += ".blogspot.com/ncr" + slug; window.location.replace(ncr); } </script> 

blogspot.com.tr

Kısa bir süre önce google blogspot hizmetinde yeni bir uygulamaya geçti. Bu uygulamadan sonra bloglar ülkeye özgü alan adlarına (ccTLD) yön...

Satış Stratejisi

satış stratejisi
Hangi meslekte olursanız olun eğer satış işlemi yapıyorsanız sattığınız malzemeden çok mutluluk satmalısınız. Öncelikle müşteriyle sıcak bir iletişim kurmak ve onun kendini mutlu hissetmesini sağlamak ilk ve en önemli hedefiniz olmalı. Bu genel bir kuraldır. Kendimizden pay biçelim. Bir ayakkabı mağazasına gittiğimizde satıcı ayakkabının kalitesinden, ipinden renginden bahsederse aklımıza hemen güzel ayakkabı ama belki aynı markayı daha ucuza başka bir yerde bulabilirim düşüncesi oturur. Ama satıcı uyanıksa ayakkabının ipinden sapından çok bu ayakkabı sizi açtı, kıyafetinize de tam uydu, hele şu gömlekte abimi ne açtı tarzında sizin gururunuzu okşarsa, 2 kuruş fark için gezmeye gerek yok buradan alayım gitsin hissi oluşuveriyor. Basit bir mesele gibi görünse de Titan saadet zincirini hatırlayanlar bilir. Adamlar umut ve mutluluğu pazarlayarak ne vurgunlar yapmıştı.

Benim bildiğim satış stratejisinin dışında başka stratejilerinde olduğunu geçen gün yaşayarak öğrendim. Bir arkadaşımla Beyaz eşya mağazalarını hem yeni teknolojileri görmek hemde küçük ekran Tv fiyatlarını öğrenmek için geziyorduk. (acelesi yok ama küçük bir tv lazım) Mağazanın önünde -isim vermiyorum- orta boy, balık etin biraz üstünde, vasat güzellikte ama yoğun bir boyama işleminden geçmiş, ağzında sigarası, kulağında telefon çok saygıdeğer bir bayan biz mağazaya girerken Ata Demirer vari ne o? işareti yaptı konuşmasını bölmeden. Arkadaşın 22 inçlik Tvlere bakacaktık sözü bitmeden yine aynı küçümseyici bir tavırla yok dedi. 

Gerçekten tv mi yoktu yoksa bize mi yok tu? Soğuk duş etkisini atlattıktan sonra hadi lan girelim mağazaya en pahalı tv yi alamım, kimse bize ezik muamelesi yapamaz, saksı değiliz biz moduna geçtik. Allahtan kredi kartına taksit bitmişti.

Hangi meslekte olursanız olun eğer satış işlemi yapıyorsanız sattığınız malzemeden çok mutluluk satmalısınız. Öncelikle müşteriyle sıcak ...