Yüzyıllık Yalnızlık - Garcia Marguez


Sevgili okur, kitap raflarında gezinirken bu kitabı görürsen görmezden gel. Google amcanın karşınıza çıkardığı diğer sitelerindeki "Dünya klasikleri arasında, muhhteşşşemm bir esser" anlamına gelebilecek açıklamalara kesinlikle kanma. Neden mi?

Kolombiyalı yazar aslında kendi çocukluğunu, çevresini ve iç savaş dönemde kendi köyünde geçenleri isimlerini değiştirerek aktarmış. Örneğin yazarın çocukluğunun geçtiği Aracataca kasabası romanda karşımıza Macondo olarak çıkıyor. Bu kasabada Albay Aureliano isimli bir baş karakterimiz yaşadığını ve tüm çevresinin tek tek romana konu olduğunu anlıyoruz. Eee sorun nerede dediniz değil mi :) İşte kabus burada başlıyor. Birbirine benzer isimler karakterlerin karışmasına neden oluyor. Olaylarda karmaşıklaşınca ortalık toz duman oluyor.  Kasabada güvenlik olmadan musmutlu yaşayan insanların başına bir şerif yada hakim gibi birşey atanıyor ama kasabalı şerifi kovalıyor. Sonra aynı şerif kızlarıyla beraber tekrar geliyor ve Albay Aureliano ile anlaşarak yerleşiyor. Sonra köye birde papaz görevlendiriliyor. Papaz kasabada kısa süre kalmayı planlarken yerleşiyor. Sonra Albay iç savaşa katılmak için kasabadan ayrılıyor. Kasabada herkes Albay'ın öldürüldüğü haberine inanırken adam yılllaaar sonra çıkıp geliyor. Birde bu Albay' ın sürekli toprak yiyen bir kız kardeşi var. Bir ara yaratıklı olayların yaşandığı, rüyamıydı yoksa gerçek mi yada kimin yaşadığını anlayamadığım bir şeylerde okuduğumu hatırlıyorum.  Başlarda bir yerde birileri kasabaya ulaşım için tren yolu da yaptırmıştı ama kim olduğunu lütfen sormayın. Ortalarda bir yerlerde -başlarda da olabilir- kasabaya uykusuzluk salgını bulaşıyor, sonra uzun yıllarr yağmur yağıyor ve sanırım o lanetli evi de karıncalar yiyerek yıkılma noktasına kadar getiriyorlar. 

Lütfen yanlış anlaşılmasın. Kitap yukarıda yazılanları mı anlatıyor bilemem ama ben bu kadarını anladım.

Son söz olarak değerli okuyucu, bu kitabı neden bitirdin dediğini duyar gibi oluyorum. Ben kitabı sabrımı ve azmimi test etmek için bitirdim. Aynen yazıyı buraya kadar sabırla okuyan senin gibi çok saygıdeğer, sevgili ve azimli okur. Seni alkışlıyor ve önünde saygıyla eğiliyorum.

Selametle kalın... 
Abdullah ÖZER
Abdullah ÖZER

Okumayı ve izlemeyi sever, yazmanın ise insana inanılmaz bir derinlik kattığına inanır. Çay vazgeçilmezidir. 90 ların müzikleriyle mest olur hatta kendinden geçer.

4 yorum:

  1. elimde hala bekliyor benim de yüzyıllık yalnızlık)) beklemeye devam etsin yani..))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru bir karar vermiş olursunuz Sercan bey :)

      Sil
  2. Bu kitap not almadan okunmaz.... Ben sakin sakin not ala ala okudum çok sevdim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ders çalışır gibi olmuş ama eminim ki benim anlamlandıramadıklarım sende oturmuştur :)

      Sil